Milliyetçilik kısaca ''Milletini sevmek, milletini yüceltmek, birlik ve beraberliğini sağlamak'' olarak tanımlanır ve Atatürk ilkelerinin hepsiyle yakından ilişkilidir.
Birinci dünya savaşı döneminde milli mücadelemizin zafere ulaşması için, Cumhuriyetin ilk yıllarında ise mili birliğimizi sağlamak ve her alandaki bağımsızlığımızı pekiştirme hususunda en önemli ilkeydi milliyetçilik. Eğitim, hukuk ve sosyal hayat alanındaki düzenlemeler fabrikaların, üniversitelerin ve birçok kurumun kurulması milliyetçiliğin en önemli uygulamalarındandır.
Milliyetçilik kavramı, bahsi geçen yıllardan sonra günümüze kadar belli insanlar tarafından belli dönemlerde bilinçli ya da bilinçsiz yanlış yorumlandı ve sığlaştırıldı. Oysa ki gerçek manada ve çağımızı da yakalamış bir milliyetçilik ülkemizin reçetesidir. Bugünkü ekonomik sıkıntılarından kurtulmanın, gerçek demokrasiyi ve hukuğu egemen kılmanın, yeni çağın gözde ülkesi olmanın yolu yine milliyetçilikten geçiyor. Yüzyıl önce vatanın sömürgeci devletlerden kurtulması ve ulus devlet için daha çok milliyetçilik iken bu çağda; ekonomi, bilim, demokrasi ve hukuk temelli evrensel bir ülke için milliyetçilik...
Çağımızın Milliyetçiliği;
Bireyden çok toplumun çıkarlarını gözetmeyi gerektirir,
Yüksek teknolojiye geçişi gerektirir,
Ülkemizin ihracatının ithalatından fazla olmasını gerektirir,
Tarımı çiftçiyi korumayı, yüceltmeyi gerektirir,
Evrensel hukuğu sağlamayı gerektirir,
Demokrasiyi kılcal damarlara kadar işletmeyi gerektirir,
Sanatı ve sanatçıyı yüceltmeyi gerektirir,
Kadınlarımıza yeteri önemi vermeyi gerektirir,
Eğitim modelini 21.yy’ın ruhuna göre düzenlemeyi gerektirir,
Sosyal devleti her alanda sağlamayı gerektirir,
Çok kültürlülüğü gerektirir,
Gökkuşağı rengini gerektirir,
Eski dönemlerdeki milliyetçilik arapça, kürtçe konuşmayı hoş görmezken bugünün milliyetçiliği bunları zenginlik olarak görmeyi gerektirir,
.
.
.
Bu liste uzayıp gider.
ve ülkemizin en milliyetçi insanı en evrensel olan insanıdır.